Aralık ayında İstanbul, kültür ve sanat dolu etkinliklerle canlanıyor. Şehrin en popüler konserleri ve tiyatro oyunları, hem klasik hem modern eserleriyle sanatseverleri bekliyor. Bu rehberde, Aralık 2025’te İstanbul’da kaçırılmaması gereken konserler ve tiyatro gösterilerini detaylarıyla bulabilir, bilet ve mekan bilgilerine kolayca ulaşabilirsiniz. Hem müzik hem sahne sanatlarını sevenler için hazırladığımız liste, yılın son ayını dolu dolu geçirmenizi sağlayacak.

ThreeBop Jazz Band, Güneş Onat Gürsoy ile İstanbul’da Hard Bop tutkusunu sahneye taşıyor.
2025 yılında kurulan ThreeBop, trompetçi Kemal Mutluergil, saksafoncu Güneş Onat Gürsoy, kontrbasçı Mustafa Efe Tekin ve davulcu Yağızcan Yüksekdağ’dan oluşuyor. Grup, Hard Bop geleneğini, Clifford Brown, Kenny Dorham ve Hank Mobley gibi ustaların izinden giderek günümüze taşıyor. Güçlü sahne performansları ve özgün yorumlarıyla ThreeBop, Hard Bop mirasına modern bir dokunuş katıyor.
Genç kuşağın caz tutkusunu yansıtan grup, enstrümantal cazın teknik ustalığı ve doğaçlamanın özgürlüğünü ön plana çıkarıyor. Hard Bop köklerine sadık kalarak dinamik ve sofistike bir müzik deneyimi sunuyor.

Kiiōtō, Lou Rhodes ve Rohan Heath’in ortak projesi olarak ilk albümleri As Dust We Rise ile duygu yüklü ve çok katmanlı bir müzik dünyası sunuyor.
Lamb’in vokaliyle tanınan Lou Rhodes’un kendine özgü sesi, çok platinli söz yazarı Rohan Heath’in yaratıcı dokusuyla birleşerek caz, R&B, folk ve elektronik soul arasında dolaşan sınır­sız bir sound oluşturuyor. 90’lar Manchester birikimini şiirsel bir dille buluşturan ikili, müziklerini içsel bir keşfe dönüştürüyor.
As Dust We Rise, ölüm, kayıp, aidiyet ve yeniden doğuş gibi evrensel konuları işlerken kişisel anlatıları Bill Evans ve Mary Anning gibi ilham verici isimlerle ilişkilendiriyor. Kiiōtō’nun müziği, dönüştürücü gücü öne çıkarırken Babylon Picks’in küratöryel çizgisiyle de doğal bir uyum yakalıyor.

Pinhani, "Dünyadan Uzak", "Ne Güzel Güldün" ve "Hele Bi Gel" gibi dillere pelesenk olmuş şarkılarıyla Türk müziğinde kendine sağlam bir yer edinmeyi başardı. Grubun özgün müziği ve etkileyici sözleri, yıllardır dinleyicileriyle güçlü bir bağ kurmasına olanak tanıdı. Şimdi, bu unutulmaz parçalarla birlikte sahne alarak, müzikseverlere unutulmaz bir performans sunmaya hazırlanıyor.

Garage Rock’un efsane ikilisi The Raveonettes İstanbul’a geliyor!
Danimarka indie rock sahnesinin dikkat çeken gruplarından The Raveonettes, 12 Aralık’ta Paribu Art’ta sevenleriyle buluşmaya hazırlanıyor. 2001 yılında Kopenhag’da kurulan Sune Rose Wagner ve Sharin Foo ikilisi, 50’ler ve 60’ların sade rock tınılarını günümüzün distortion, noise dokuları ve dinamik ritimleriyle harmanlayarak hem geçmişi anımsatan hem de modern bir sound yarattı. Everly Brothers’ın vokal uyumundan beslenen grup, Velvet Underground’un karanlık havasını da kendi tarzına katarak; aşk, ihanet, suç ve ölüm gibi temaları işleyen şarkılarıyla Garage Rock sahnesinde öncü bir konuma ulaştı.

Farklı müzik janrlarını ustaca harmanlayan; söz yazarı, besteci, prodüktör ve aranjör kimliğiyle öne çıkan Mert Demir, ürettiği hit parçalar ve özgün duruşuyla milyonların ilgisini çekmeye devam ediyor.
Geçtiğimiz yıl Türkiye ve Avrupa’da biletleri hızla tükenen konserler veren sanatçı, kendine özgü tarzı ve enerjik sahnesiyle dinleyicilerine unutulmaz anlar sundu.
Beş aylık bir aranın ardından sessizliğini yeni albümüyle bozmaya hazırlanan Mert Demir, yeniden sevenlerinin karşısına çıkmak için gün sayıyor.

Karlar altındaki masalsı sahneleri, göz alıcı kostümleri, ihtişamlı dekorları ve Tchaikovsky’nin yıllara meydan okuyan besteleriyle Fındıkkıran, 1892’deki ilk gösteriminden bu yana klasik bale repertuvarının en çok sevilen eserlerinden biri olmayı sürdürüyor.
Kafkasya’nın en köklü sanat kurumlarından biri olan Gürcistan Devlet Balesi, bugüne kadar dünyanın pek çok önemli sahnesinde yer aldı. New York Times’ın “kusursuz” olarak tanımladığı topluluk, 2008’de Edinburgh Uluslararası Festivali’nde kazandığı Herald Angels Ödülü ile uluslararası başarılarını perçinledi. 2024’te Londra Coliseum’da sergiledikleri performansla da büyük ses getiren topluluk, her gösterisinde zarafeti ve gücü etkileyici biçimde bir araya getiriyor.

Marvel evreninin destansı hikâyesi, İstanbul Film Orkestrası’nın canlı performansıyla birleşerek sinematik bir şölen sunuyor. Marvel Sinematik Evreni’nin 23 filmini kapsayan Infinity Saga Concert Experience’da Iron Man, Captain America, Thor ve Avengers’ın ikonik sahneleri dev ekranda yeniden hayat bulurken, Alan Silvestri, Christophe Beck, Danny Elfman, Henry Jackman, Ludwig Göransson ve Pinar Toprak gibi ünlü bestecilerin müzikleri klasik parçalar ve sürprizlerle harmanlanıyor. Marvel hayranları ve canlı müzik tutkunları için benzersiz bir deneyim vadediyor.

Portekiz’in en etkileyici seslerinden Ana Moura, fadoyu çağdaş dokunuşlarla yeniden yorumluyor. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ndeki fado geleneğini günümüze taşıyan sanatçı, İş Sanat’ta dinleyicileriyle buluşmaya hazırlanıyor. Moura, hem geçmişten gelen duyguyu hem de modern ritimleri harmanlayarak bu kadim türü yeni bir perspektifle sunuyor. Son albümü Casa Guilhermina, annesinin Afrika köklerine uzanan etkilerle elektronik müziğin modern atmosferini birleştiren bir yolculuk niteliğinde. Portekiz’in en tanınan seslerinden biri olan Ana Moura, konserinde sevilen eserleriyle izleyicilere unutulmaz bir gece yaşatacak.

Güçlü vokali, sahnedeki etkileyici duruşu ve geniş dinleyici kitlesiyle Türk müziğinin en dikkat çeken isimlerinden Melike Şahin, sevilen parçalarını izleyicilerle buluşturmaya hazırlanıyor. Grammy’e başvuran sanatçı, Akkor albümüyle “en iyi global müzik albümü”, “en iyi ses mühendisliği (klasik dışı)” ve “en iyi immersive audio albümü” kategorilerinde; “Canın Beni Çekti” şarkısıyla da “en iyi global müzik performansı” dalında değerlendirmeye alındı.

90’lar ve 2000’lerin efsane Türkçe pop şarkılarıyla yılbaşı heyecanı Mixtape Partisi’nde başlıyor. Mixtape 90’lar 2000’ler Türkçe Pop Yılbaşı Partisi, nostalji sevenleri bir araya getirerek dönemin unutulmaz hitleri eşliğinde dans, eğlence ve bolca hatıra vadediyor. Özel ışık ve sahne şovlarıyla desteklenen atmosfer, geceyi daha da unutulmaz hale getiriyor. Eski favori şarkılarını yeniden duymak ve yılbaşı gecesini enerjik bir partide kutlamak isteyen herkes için kaçırılmayacak bir deneyim.

Türk pop müziğinin en sevilen isimlerinden Yalın, “Bir Büyülü Gece” konser serisiyle sahneye dönüyor. Romantik şarkıları ve etkileyici performansıyla dinleyicilerine her zaman özel anlar yaşatan sanatçı, özenle hazırlanan sahne tasarımı ve zengin repertuvarıyla unutulmaz bir atmosfer yaratacak. Bu özel geceyi kaçırmayın!

90’lar Türkçe Pop Yılbaşı Partisi, seni nostalji dolu bir yılbaşı kutlamasına davet ediyor. 31 Aralık’ta gerçekleşecek bu özel gecede, 90’lar ve 2000’lerin hit şarkıları eşliğinde dans edip arkadaşlarınla keyifli anlar yaşarken yeni yıla yüksek bir enerjiyle adım atacaksın. Mekanın ışık ve sahne şovlarıyla güçlenen atmosferi, hem eski pop klasiklerinin sıcaklığını hem de yılbaşı heyecanını bir arada sunarak geceyi unutulmaz hale getiriyor.

31 Aralık’ta IF Performance Hall Beşiktaş, yeni yıl coşkusunu müzik ve eğlenceyle bir araya getiriyor. Canlı performanslar, DJ setleri ve sürpriz sahne şovlarıyla dolu bu özel gecede katılımcılar, enerjik bir atmosferde yeni yıla merhaba diyecek. Mekânın etkileyici ışıklandırması ve özenle hazırlanmış dekorasyonu, yılbaşı ruhunu doruklara çıkarırken, eğlenceli aktiviteler, özel ikramlar ve interaktif etkinlikler geceyi unutulmaz kılıyor. Dostlarınızla dans ederek ve müziğin tadını çıkararak geçireceğiniz bu deneyim, yılın en özel kutlamalarından biri olmaya aday.

Kanlı Kabare, kara mizah ve canlı müziği harmanlayarak izleyiciyi İstanbul’un unutulmaz bir meyhanesine götürüyor. Oyun, göç, kimlik ve ihanet gibi derin temaları gündelik hayatın çatışmaları üzerinden işlerken, farklı sosyal geçmişlere sahip kadınların yaşam mücadeleleri ve içsel hesaplaşmalarını Aysel, Alev, Matilda, Kader ve Haluk karakterleri aracılığıyla güçlü diyaloglarla aktarıyor. Canlı müzikle ilerleyen interaktif kabare, seyirciyi hem düşündüren hem de sahnenin dinamizmiyle içine çeken bir deneyim sunuyor; tiyatro ve müzik bir araya gelerek duygusal ve eğlenceli bir atmosfer yaratıyor.

Usta oyuncu Mert Turak, gizemli bir iş ilanı etrafında şekillenen sıra dışı hikâyeyi sahneye taşıyor ve enerjik performansıyla izleyiciyi kahkaha, şaşkınlık ve duygusal anlarla dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Bu yolculukta ona, tiyatro sahnesine ilk kez adım atan Aslıhan Malbora eşlik ediyor; Yasemin karakteriyle oyuna taze bir dinamizm katan Malbora, Turak’ın ustalığıyla birleşerek izleyiciyi etkileyici bir ikili performansla buluşturuyor. Garip iş ilanıyla başlayan hikâyede akıl oyunları, sürprizli etaplar ve gizli amaçlarla dolu bir iş görüşmesine tanık olurken, her diyalog ve sahne yeni bir duygu ve sürpriz sunuyor.

Don Quixote, Cervantes’in unutulmaz hikâyesini müzik ve sahne sanatlarıyla birleştirerek izleyiciyi etkileyici bir tiyatro deneyimine davet ediyor. Selçuk Yöntem, Zuhal Olcay ve Cengiz Bozkurt’un başrolleriyle sahnelenen bu klasik eser, usta yönetmen Işıl Kasapoğlu’nun rejisiyle dev dekorlar, çarpıcı kostümler, 14 kişilik canlı orkestra ve güçlü topluluk performansıyla yeniden hayat buluyor.

Koku, Halil Sezai’nin etkileyici performansıyla sahnede izleyiciyle buluşuyor ve insan hafızasında derinlere işleyen, geç unutulan kokuların peşinden giden görünmez bir ruhun varoluş mücadelesini gözler önüne seriyor. Bir koku bir anıyı uyandırırken, bir anı suçun izini takip eder ve insan bu yolculukta kendi iç dünyasını keşfeder. Gösteri; bir annenin, bir babanın, bir çocuğun, bir aşkın, bir günahın ve bir hatıranın iç içe geçtiği bulanık bir iç hesaplaşmayı sahneye taşırken, gerçek ve hayal, suç ve kefaret, sevgi ve nefretin iç içe geçtiği dramatik hikâyeyi izleyiciye aktarıyor. Seyirciler sadece tanık olmakla kalmayıp, suçun kokusunu hissetme ve karakterin içsel yolculuğunu deneyimleme şansı da buluyor.

Zaman akışı giderek belirsizleşirken, hafızanın narin çizgileri silikleşti, tanıdık yüzler yabancılaştı ve bilinenin sınırları kayboldu. Gerçek ile hayal, dün ile bugün, baba ile kız arasındaki bağın içinde eriyip birbirine karıştı. Baba, hatırlamak ve unutmak arasında salınan bu yolculukta, zaman karşısında insan olmanın anlamını yeniden sorgulatıyor.

İnsanlar Mekanlar Nesneler, geçmişin yüklerinden sıyrılmaya çalışan bir insanın trajikomik yolculuğunu sahneye taşıyor. Nina, Emma ve Sarah’nın hikâyeleri üzerinden korkularla yüzleşme, gerçekle hesaplaşma ve kendini sevme yolunda verilen varoluş mücadelesi anlatılıyor. Hayatın bir mücadele olduğu, ailenin ve sevginin gücüyle bağımlılıklardan kurtulmanın önem kazandığı bu oyun, izleyicilere cesaret ve özgürlük üzerine derin bir bakış sunuyor. İnsanlar Mekanlar Nesneler, içsel aydınlanmayı ve varoluş yolculuğunu sahnede yeniden deneyimlemek isteyenler için unutulmaz bir fırsat vadediyor.